Hırsızlık Suçunda Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler ve Hukuka Uygunluk Nedenleri
Hırsızlık suçunda; ilgilinin veya zilyedin rızası, kanunun icrai hükmünün yerine getirilmesi, meşru savunma hukuka uygunluk nedenleri arasındadır.
Yazının İçindekiler
- Hırsızlık Suçunda Hukuka Uygunluk Nedeni Olan İlgilinin veya Zilyedin Rızası
- Helalleşmek Kavramının Önceden İşlenmiş Olan Haksız Fiili Hukuka Uygun Hale Getirmeyeceği ve Malın Alındığı Sırada Sahibinin Rızasının Varlığı Düşüncesiyle Hareket Edilmesi Halinde Hırsızlık Suçu Bakımından Kasttan Söz Edilemez.
- Zilyetlik Devredilmemişse, Geçici Olarak Mal Bırakılmışsa Hırsızlık Suçu Oluşur. Fakat Zilyetlik Devredilmişse Burada Hırsızlık Suçundan Bahsedilemez.
- Kanunun İcrai Hükmünün Yerine Getirilmesi Bir Hukuka Uygunluk Nedenidir.
- Meşru Savunma Var İse ve Meşru Savunmanın Sınırı Da Aşılmamışsa Hırsızlık Suçundan Bahsedilemez
- Hırsızlık Suçunun; Güveni Kötüye Kullanma, Dolandırıcılık ve Yağma Suçlarıyla Karıştırılması
Hırsızlık Suçunda Hukuka Uygunluk Nedeni Olan İlgilinin veya Zilyedin Rızası
Hırsızlık suçunda tartışılan en önemli hukuka uygunluk nedeni ilgilinin rızasıdır. Kanun maddesinde zilyedinin rızası olmadan taşınır malın bulunduğu yerden alınması ifadesi yer almaktadır. İlgilinin rızası veya zilyedin rızası bir hukuka uygunluk sebebidir. Taşınır malın bulunduğu yerden alınması hareket unsurunu ifade etse de bu tek başına hırsızlık suçundan mahkûmiyet vermek için yeterli değildir. Ayrıca zilyedinin rızasının da olmaması gerekmektedir. Manevi unsur olarak kastın sadece malın bulunduğu yerden alınmasını değil zilyedinin rızasının bulunmadığını da kapsaması gerekir. Zilyedin rızasının olup olmadığı konusundaki hatanın kastı ortadan kaldıran bir hata olup olmadığı değerlendirilmelidir. Hırsızlık suçunda rızanın açık veya örtülü hiçbir şekilde olmaması gerekir. Açık veya örtülü bir rıza var ise suçun maddi unsurlarının oluşmadığından bahsedilecektir. Hırsızlık suçunda maddi ve manevi unsurları gerçekleşmişse hukuka uygunluk nedeni de yoksa hırsızlık suçu hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
Helalleşmek Kavramının Önceden İşlenmiş Olan Haksız Fiili Hukuka Uygun Hale Getirmeyeceği ve Malın Alındığı Sırada Sahibinin Rızasının Varlığı Düşüncesiyle Hareket Edilmesi Halinde Hırsızlık Suçu Bakımından Kasttan Söz Edilemez.
Hırsızlık suçunda, hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında kaçınılmaz bir hataya düşülüp düşülmediği cezayı sorumluluğunu kaldıran veya azaltan bir durumdur. İlgilinin rızası veya zilyedin rızası bir hukuka uygunluk sebebidir. Yani malın alındığı sırada sahibinin rızasının varlığı düşüncesiyle hareket edilmişse hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında kaçınılmaz bir hataya düşülmüş olunacak ve hataya ilişkin hükümler uygulama alanı bulup hırsızlık suçunda kastı ortadan kaldıracaktır. Hukuka uygunluk sebebiyle Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen hata kavramı birbirinden farklı konulardır. Yargıtay kararlarında hırsızlık suçunda hata kavramı izah edilmiştir.
“Hükûmet Tasarısının 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkra veya bendinde düzenlenen “hukuka uygunluk nedenlerinde hata” ile ilgili hüküm, bölüm başlığına paralel olarak değiştirilmiştir. Madde metnindeki “hukuka uygunluk nedenleri” yerine, “ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” ibaresi konulmuştur. Somut olayda söz konusu nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanabilecektir. Ancak, bunun için hatanın kaçınılmaz olması gerekir. Hatanın kaçınılabilir olması durumunda ise, kişi işlediği fiilden dolayı sorumlu tutulacak ve fakat bu hata, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.” denilmektedir.
TCK’nın 26(2) maddesinde düzenlenen ilgilinin rızası bir hukuka uygunluk nedenidir. Malın alınmasına ilişkin rıza, alma fiilinden önce veya en geç alma fiilinin icrası sırasında gösterilmelidir ki, fiil hukuka uygun olsun. Alma fiilinin gerçekleşmesinden sonra, mal sahibinin bu fiile muvafakat etmesi, fiili hukuka uygun hale getirmemektedir. Belirtmek gerekir ki, “helalleşmek”, önceden işlenmiş olan haksız fiili hukuka uygun hale getirmemektedir; bu haksız fiil dolayısıyla kişi hakkında sadece özel hukuk ve bazı durumlarda kamu hukuku yaptırımı uygulanmasının önüne geçer.
Bu itibarla, sorunu rızanın varlığı konusunda hataya ilişkin hükümlere (TCK, m. 30, f. 1, 3) göre değerlendirmek gerekir. Malın alındığı sırada sahibinin rızasının varlığı düşüncesiyle hareket edilmesi halinde, malın alınması bakımından rızanın bir hukuka uygunluk sebebi olması itibarıyla, sorunun bir hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında kaçınılmaz bir hataya düşülüp düşülmediği noktasında değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Yani, alma fiilinin icra edildiği sırada var olduğu kabul edilen rıza, gerçekte mevcut değildir. Bu hata, kastı kaldırmaktadır. Başka bir ifadeyle, kaçınılmaz olan bu hatanın varlığı halinde, karpuzu alan kişinin, yani sanığın hırsızlık suçu bakımından kastından söz edilemez. Kastın yokluğu halinde hırsızlık suçu oluşmaz.
Sanığın kast yokluğu nedeniyle unsurları yönünden oluşmayan müsnet suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2018/13059 E., 2019/6299 K.)
Zilyetlik Devredilmemişse, Geçici Olarak Mal Bırakılmışsa Hırsızlık Suçu Oluşur. Fakat Zilyetlik Devredilmişse Burada Hırsızlık Suçundan Bahsedilemez.
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir. Güveni kötüye kullanma suçunda ise, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine cezalandırılmaktadır. Zilyetlik rızayla faile devredilmelidir. Somut olayda; yakınan….’ya ait olan ineklerin barınması ve beslenmesi için sanığa teslim edildiği, mülkiyeti yakınana ait olup da zilyetliği kendisine devredilmiş olan bir ineğin sanık tarafından başkasına satıldığının anlaşılması karşısında, yakınanın zilyetliği devretme amacı dışında hareket eden sanığın eyleminin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hırsızlık suçundan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA… (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2013/7582 E., 2014/2023 K.)
Zilyet yardımcılığı konusunda da bir tartışma mevcuttur. Örneğin eve temizlik işleri için gelen bir kişiye temizlik malzemelerinin veya diğer aletlerin verilmesinde zilyetlik devri söz konusu değildir. Bu kişin kendisine verilen eşyaları alıp gitmesi her ne kadar fiili olarak o işle sınırlı olarak bir devir söz konusu olsa da hırsızlık suçunu oluştur. Çünkü malın hakimiyetini ev sahibi sürdürmektedir.
Bununla birlikte aslî zilyet malı başkalarının iktidarına bırakmadan sadece malın kendisi için kullanılmasına imkan tanımışsa, başka bir ifadeyle vasıtasız şekilde zilyetliği devam etmekte ise bu şahısların durumu zilyet yardımcılığı olarak adlandırılır. Örneğin, evi temizleyen hizmetçi, evde bulunan eşyayı sadece kullanma hakkına sahip olduğu için zilyet yardımcısıdır. Keza, bir manifatura iş yerinde iş yeri sahibinin yanında çalışan tezgahtar da iş yerinde bulunan eşya üzerinde hâkimiyet iradesi taşımadığından ve iş yeri sahibinin denetim ve gözetimi altında malı elinde bulundurduğundan başkası için fer’î zilyet olmayıp sadece zilyet yardımcısıdır. Zilyetliğe bağlı hak ve yetkilerin kullanılmasında fer’î zilyetliğin kendisi adına veya başkası adına zilyetlik olup olmamasının bir önemi bulunmamakta ise de mala tecavüz hâlinde meşru müdafaa hükümleri hariç olmak üzere zilyet yardımcıları, zilyetliğe bağlanan hükümlerden istifade edemezler. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/13 E., 2019/618 K.)
Kanunun İcrai Hükmünün Yerine Getirilmesi Bir Hukuka Uygunluk Nedenidir.
Kanunun icrai hükmünün yerine getirilmesi hırsızlık suçunda hukuka uygunluk sebebidir. Örneğin icra-haciz kapsamında kişinin evine gidilerek malının alınması hırsızlık suçuna konu edilmeyecektir.
Meşru Savunma Var İse ve Meşru Savunmanın Sınırı Da Aşılmamışsa Hırsızlık Suçundan Bahsedilemez
Meşru savunma var ise ve meşru savunmanın sınırı da aşılmamışsa suçtan bahsedilemez. Saldırganın elindeki eşyanın veya aracın çekilip alınması durumunda her ne kadar kişinin elinden rızası olmadan taşınır mal alınmış olsa da hırsızlık suçu oluşmayacaktır.
Hırsızlık Suçunun; Güveni Kötüye Kullanma, Dolandırıcılık ve Yağma Suçlarıyla Karıştırılması
Dikkat edilmelidir ki kişi kendi rızası ile malını teslim ediyorsa şartları varsa güveni kötüye kullanma suçu uygulama alanı bulabilir. Rıza hile veya desise ile elde edilmişse, irade fesada uğratılmışsa dolandırıcılık suçundan şartları var ise bahsedilebilir. Kişinin rızası cebir veya tehdit ile alınmışsa bu sefer de yağma suçu gündeme gelecektir.
Popüler Videolar
Türkiye’de En Çok İşlenen Suçlar
El Salvador Ceza Sistemi Suç Oranlarını Nasıl %97.7 Düşürdü ? Türkiye’de Suç Oranı Nasıl Düşer ?
Anayasa’nın İlk Dört Maddesi Değiştirilemez Ancak Yok Edilebilir
“Ataput” İfadesi Atatürk’e Hakaret Olarak Kabul Edilmiştir
İkinci Kez Suç İşleyenlere Koşullu Salıverilme İmkanı Getirilmesi Sakıncalı Olabilir
Kasten Öldürme Suçunun En Çok İşlendiği İller ve Bölgeler
Davalar Neden Çok Uzun Sürüyor ?
Cezaevlerindeki Kadın ve Erkek Sayısı
Popüler Yazılar
İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılar
Uyuşturucu Satmaya Çalışanın Üstü Karar Alınmadan Aranabilir
Adli Para Cezası (T.C.K m. 52)
Polis Önleme Amacıyla Telefon Dinleyebilir Mi
Telefonun Alınarak Arama Kayıtlarına Bakılması
Üst Araması Kararı Gerektirmeyen Durumlar
Arama Kararı Olmadan Telefon İncelenemez ve Arama Yapılamaz
Bir yanıt yazın