Yargıtay, Taraflar Arasındaki Asliye Hukuk Mahkemesinde Görülen Davaya İlişkin Olarak, Katılanlar ile Yaptığı Telefon Görüşmelerini Katılanların Bilgisi Dışında Kaydetmesi Şeklinde Gerçekleşen Olayda Konuşma İçeriklerinin, Özel Hayat Kapsamında Değerlendirilebilecek Nitelikte Olmadığı Gerekçesi ile Sanığın Beraatine Karar Verilmesinde İsabetsizlik Olmadığına Karar Vermiştir. Telefon Konuşmalarının Kayda Alınmasının, Sanığın Konuşmaların Tarafı Olması Nedeniyle Haberleşmenin Gizliliğini İhlal veya Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçunu Oluşturmayacağına Karar Vermiştir.

Telefon konuşmalarının izinsiz olarak kayda alınması Türk Ceza Hukuku’nda suç olarak düzenlenmiş olsa da Yargıtay içtihatları ile bazı durumlarda telefon konuşmalarının kayda alınması suç olarak kabul edilmemiştir. Konunun daha iyi anlaşılması için önce T.C.K.’nin 132., 133. ve 134. maddelerine bakılması gerekmektedir. Çünkü her telefon konuşmalarının kayda alınması eylemi somut olayın durumuna göre (kanun maddelerindeki tanıma göre) yasal unsurların gerçekleşmediği gerekçesi ile suç teşkil etmeyebilir. Daha fazla Yargıtay kararı için Yargı Kararları/Haberler adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bkz. Ses Kaydı Almak Sadece Davadaki İddianın İspatı İçinse Suç Değil
Sanığın, katılanlarla yaptığı telefon görüşmelerini kaydetme eyleminde, sanığın konuşmaların tarafı olması nedeniyle TCK’nın 133/1-3. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ve aynı Kanunun 132/1-2. cümlesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği, ancak eylemin TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir ise de; konuşma içeriklerinin taraflar arasında görülen hukuk davasına ilişkin olduğu dikkate alındığında, konuşma içeriklerinin, özel hayat kapsamında değerlendirilebilecek, katılanların başkalarının duymasını ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına dair kayıt niteliğinde olmadığı, bu itibarla katılanların özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğinden de söz edilemeyeceği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/22867 E., 2015/2626 K.)
Hatırlatmakta fayda vardır ki kayda alınan bu konuşmalar dava dışı 3. kişiler ile paylaşılırsa özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenmiş olacaktır. Burada telefon konuşmalarının kayda alınması eylemi Yargıtay’a konu somut olayda farklılık arz etmektedir.
Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanığın, baldızı olan katılan ile yapmış olduğu yüz yüze konuşmayı kaydedip, eşine karşı açmış olduğu boşanma davasına delil olarak sunması eyleminde, boşanma davasındaki iddialarını ispatlama amacı taşıyan eyleminde hukuka aykırı olarak hareket etme bilinciyle davranmadığı anlaşılmıştır ancak sanığın, içeriğinde eşi ile olan aile yaşantısına ait sıkıntıların ve eşinin …. adlı bir kişiyle olan yakınlığına dair anlatımlara yer verilen ve içeriği itibariyle özel olan konuşma kayıtlarını konuşma ve aile bireyleri ile ilgisi olmayan üçüncü kişi konumunda bulunan tanıklar …. ve …. adlı kişilere dinletmesi şeklindeki eylemi nedeniyle ek savunma hakkı hatırlatılarak TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında tanımı yapılan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık hakkında mahkumiyete karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/8075 E., 2019/1860 K.)
Özel hayatın gizliliğini ihlal
T.C.K. Madde 134
(1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olaylarını ve bilgilerin tamamını içerir.
TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip bir alet kullanılması gerekmeyip, bir özel hayat olayının çıplak gözle seyredilmesi ya da özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice dinlenilmesi yeterlidir. Bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi eylemi ise aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde ayrıca düzenlenmiştir.
T.C.K.’nin 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatının gizliliği ihlal edildiği takdirde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde, bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 81. maddesi ile yapılan değişiklikle TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesindeki ceza miktarı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, aynı madde ve fıkranın ikinci cümlesinde, gizliliğin görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde verilecek cezanın bir kat artırılacağı belirtilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/1 E., 2019/10579 K.)
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
T.C.K. Madde 133
(1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dört bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin TCK’nın 133/1. maddesinde; en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesinin aynı Kanun’un 133/2. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlandığı, söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylemin aynı Kanun’un 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 80. maddesi ile TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği, (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/10121 E., 2016/13133 K.)
Haberleşmenin gizliliğini ihlal
T.C.K. Madde 132
(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK’nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK’nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK’nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/9133 E., 2014/3769 K.)
- Kurusıkı Tabanca Taşınması
- Kurusıkı Silah Satımı Taşınması Üretimi
- Kurusıkı Tabanca Ruhsatı ve Satın Alınması
- Kurusıkı Silah Üretimi
- Kurusıkı Silah Devri İhracatı İthalatı
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve Yakalama Kararında Tazminat Miktarı
Anayasa Mahkemesi Kararları Doğrultusunda Haksız Olarak Verilen Tutuklama, Gözaltı, Yakalama, Tutukluluğun Devamı Kararları Neticesinde Uygulanan Koruma Tedbirlerinde Kişiye Ödenecek Maddi ve Manevi Tazminat Miktarı Ceza muhakemesi sürecinde kişiye tutuklama veya gözaltı gibi koruma tedbirleri uygulanabilir. Haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenler, 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı…
Dolandırıcılık Suçundan Görülen Bir Dava Ne Kadar Sürer ?
Dolandırıcılık Suçundan Görülen Bir Dana Kaç Günde Sonuçlanır ? Son üç yılın verilerine bakıldığında ceza mahkemelerinde dolandırıcılık suçundan yargılanan bir kişinin davası ortalama 391 günde sonuçlanır. Bu veriye T.C. Adalet Bakanlığı, Adalet İstatistikleri, 2023 yayınından erişebiliyoruz. Açıklanan verilere göre dolandırıcılık suçundan görülen bir dosyanın ortalama görülme süresi 2023 yılı için 439 gün, 2022 yılı için…
Dolandırıcılık Suçunda IBAN Mağdurlarına İlişkin Kararlar Verildi
Dolandırıcılık Suçunda IBAN Mağdurları İçin Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nden Umut Verici Kararlar Çıktı Her geçen gün dolandırıcılık suçunda farklı yöntemler kullanılıyor. Son günlerde dolandırıcılar tanışıklıktan kaynaklanan güvene istinaden dosyada sanık olan ama aslında mağdur olan kişilerle iletişime geçip kendisine para geleceğini, bir şey alacağını ama kredi kartı hesaplarının kapatıldığını, hesaplarına bloke konulduğunu, kartının iptal olduğunu…
Hırsızlık Suçu ve Cezası
Hırsızlık Suçu Nedir ? Hırsızlık, başkasının zilyetliğinde bulunan bir taşınır malın onun rızası olmadan o maldan faydalanmak gayesi ile fail tarafından alınmasıdır. Hırsızlık suçu T.C.K.’nin 141. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis…
Hırsızlık Suçunda Hata, İşlenemez Suç ve Elverişsiz Vasıta
Hırsızlık Suçunda Hata, İşlenemez Suç ve Elverişsiz Vasıta Kavramları Hırsızlık suçunda hata ile hukuka uygunluk nedenleri karıştırılmamalıdır. Fail başkasının olduğunu düşünerek kendi taşınır malını aldığında veya kendisinin olduğunu sanarak başkasının taşınır malını aldığında hata hükümlerinden yararlanacaktır. Fail kendisinin olduğunu düşünerek başkasının taşınır malını izinsiz olarak bulunduğu yerden almışsa T.C.K.’nin 30. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen hata…
Hırsızlık Suçunda Hukuka Uygunluk Nedenleri
Hırsızlık Suçunda Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler ve Hukuka Uygunluk Nedenleri Hırsızlık suçunda; ilgilinin veya zilyedin rızası, kanunun icrai hükmünün yerine getirilmesi, meşru savunma hukuka uygunluk nedenleri arasındadır. Yazının İçindekiler Hırsızlık Suçunda Hukuka Uygunluk Nedeni Olan İlgilinin veya Zilyedin Rızası Hırsızlık suçunda tartışılan en önemli hukuka uygunluk nedeni ilgilinin rızasıdır. Kanun maddesinde zilyedinin rızası…
Bir yanıt yazın