Ses Kaydı Almak Sadece Davadaki İddianın İspatı İçinse Suç Değil

Yargıtay Boşanma Davasındaki İddialarını İspatlamak İçin, Yüz Yüze Yapılan Konuşmaları Ses Kaydı Almak Eylemini Gerçekleştiren Eşi Suçlu Bulmamış Fakat Aldığı Ses Kaydını Konuşma ve Aile Bireyleriyle İlgisi Olmayan Üçüncü Kişilere Dinletmesini Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Olarak Değerlendirip Mahkûmiyet Hükmü Kurulmasına Karar Vermiştir.

Ses Kaydı Almak Sadece Davadaki İddianın İspatı İçinse Suç Değil

Ses kaydı almak her somut olayda suç değildir. Bunun bir örneği yargıya intikal etmiştir. Yargıtay sanığın, baldızı ile katılan arasındaki yüz yüze konuşmayı ses kaydına alıp eşine karşı açmış olduğu boşanma davasına delil olarak sunması eylemini, boşanma davasındaki iddialarını ispatlama amacı taşıdığından hukuka aykırı hareket olarak değerlendirmemiştir. Ancak sanığın aldığı ses kaydını aile bireyleriyle ilgisi olmayan üçüncü kişilere dinletmesini özel hayatın gizliliğini ihlal olarak değerlendirip mahkûmiyet hükmü kurmuştur.

İlgili Türk Ceza Kanunu maddesine göre kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (T.C.K. m. 134/2)

Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanığın, baldızı olan katılan ile yapmış olduğu yüz yüze konuşmayı kaydedip, eşine karşı açmış olduğu boşanma davasına delil olarak sunması eyleminde, boşanma davasındaki iddialarını ispatlama amacı taşıyan eyleminde hukuka aykırı olarak hareket etme bilinciyle davranmadığı anlaşılmıştır ancak sanığın, içeriğinde eşi ile olan aile yaşantısına ait sıkıntıların ve eşinin …. adlı bir kişiyle olan yakınlığına dair anlatımlara yer verilen ve içeriği itibariyle özel olan konuşma kayıtlarını konuşma ve aile bireyleri ile ilgisi olmayan üçüncü kişi konumunda bulunan tanıklar …. ve …. adlı kişilere dinletmesi şeklindeki eylemi nedeniyle ek savunma hakkı hatırlatılarak TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında tanımı yapılan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık hakkında mahkumiyete karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/8075 E., 2019/1860 K.)


yazar:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir