Ayrımcılık Türü Olan İlanlardaki Bayana ve Aileye Uygundur İbaresi

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, İnternet Sitesindeki Kiralık Ev İlanında Yer Alan Bayana ve Aileye Uygundur İbaresini ve Taşınmazı Kiralamak İsteyen Erkeğe, Bekar Erkeklere Evin Kiralanamayacağı Sebebiyle Kiralanmamasını Ayrımcılık Yasağının İhlali Olarak Değerlendirmiştir. Bu Yüzden Kiraya Verene ve Emlakçıya İdari Para Cezası Uygulanmıştır.

İstanbul ili, Üsküdar ilçesinde bulunan bir daireyi kiralamak isteyen kişi, erkek olduğu için daireyi kiralayamayacağı cevabını alması üzerine ayrımcılık yasağının ihlal edildiğinden bahisle T.İ.H.E.K’e başvurmuştur. Ev sahibi daha önce dairesini bekar erkeklere kiraladığında çok sorunlar yaşadığını, bu sebeple dairesini bekarlara kiralamak istemediğini, yurt dışında yaşadığı için kiracılarla çok karşı karşıya geldiğini belirtmiştir. Emlakçı ise gayrimenkul danışmanlarının ev sahibinin kriterlerine uygun kiracı bulmakla mükellef olduğunu, ev sahibinin aile binasına bekar erkekleri istemediğini, “bekar erkeklere evin kiralanmaması” talimatının ev sahibi tarafından verildiğini ifade etmiştir. Fakat T.İ.H.E.K. bu davranışların ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar vermiştir.

Kiralık ev ilanlarındaki Bayana ve Aileye Uygundur gibi ifadeler ayrımcılık yasağı kapsamındadır. Ev sahibi ve Emlakçı ayrımcılık yasağını ihlal ettiğinden idari para cezasına hükmedilmiştir.

T.İ.H.E.K., emlakçı hakkında ayrımcılığa iştirak nedeniyle idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir:

“Emlakçılar simsarlık sözleşmelerine göre faaliyet yürüten ve yaptıkları faaliyetler sonucunda sözleşme kurulduğu takdirde ücrete hak kazanan aracılardır. Borçlar Kanunu’nun 27’nci maddesine göre “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Bu hüküm gereğinde ev sahibin emlak müşaviri ile ayrımcılık talimatı içeren sözleşme yapması 6701 sayılı Kanun’un emredici hükümlerine aykırıdır. Somut olayda emlak müşaviri kendisinin ev sahibinin verilen talimatı yerine getirdiğini ifade etse de yukarıda da belirtildiği üzere 6701 sayılı Kanun kapsamında ayrımcılık talimatını uygulamak da yasaktır. Bu çerçevede emlakçının ev sahibinin kriterlerine uygun kiracı bulduğunu ve ev sahibinin aile binasına bekar erkek istemediğini söylemesi, ayrımcılık talimatı aldığını ve bunu da uyguladığını göstermektedir. Başvurana bekâr erkek olduğu için ev kiralanmaması olayı, ev sahibinin talimat vermesi ve emlakçının bu talimatı uygulaması sonucu gerçekleşmiştir. Bu nedenle emlak müşaviri Ş.M.’nin ayrımcılık yasağını ihlal ettiği tespit edilmiştir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “İştirak” başlıklı 13’üncü maddesinin 1’inci ve 3’üncü fıkralarında da somut olayda gerçekleşen duruma vurgu yapılmakta ve kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verileceği belirtilmektedir. ”  (Başvuru Numarası: 2020 / 541 / Karar Numarası : 2020 / 221) 

T.İ.H.E.K., ev sahibi hakkında ayrımcılık yaptığı gerekçesi ile idari para cezası uygulanmasına kara vermiştir:

“Doğrudan ayrımcılık bir kişi ya da grubun yasaklanan ayrımcılık temellerine dayalı olarak daha az lehinde ya da onlara zarar verici muamele olduğunda gerçekleşmektedir. Somut olayda başvuran ev kiralamak istediğini; ancak başka bir gerekçe gösterilmeksizin bekar erkek olduğu gerekçesiyle evin kendisine kiralanmadığını iddia etmektedir. Ev sahibi ise daha önce bekar erkek kiracılarla sorun yaşadığı için daireyi bekar erkeğe kiralamak istemediğini belirtmektedir. Söz konusu daire kiralık ilanına “bayana ve aileye uygundur” şeklinde konulmuştur. Ev sahibinin bu açıklamalarından daha önce kiracılarla kötü deneyimler yaşadığı, bekar erkeklere karşı ev kiralama noktasında ön yargısının oluştuğu anlaşılmaktadır. Ancak ev sahibinin yaşadığı kötü deneyimler neticesinde evini kiralayan tüm bekar erkeklerle sorun yaşayacağı, buna karşılık bekar kadınların bekar erkeklerden daha fazla sorumluluk sahibi olacağı ve aile binasına daha uygun olacağı kanaatine varmak varsayımdan öte bir gerçeklik taşımamaktadır. Dolayısıyla objektif bir temelden yoksun olan böylesi bir varsayımdan hareketle erkek olmasından dolayı evin başvurana verilmemesiyle elde edilmek istenen amacın meşruluğundan söz etmek mümkün değildir.

6701 sayılı Kanun kapsamında “bir kişinin kendi nam veya hesabına eylem ve işlemlerde bulunmaya yetkili kıldığı kişilere veya bir kamu görevlisinin diğer kişilere verdiği ayrımcılık yapılmasına yönelik talimatı” olarak tanımlanan ayrımcılık talimatı verme ve bu talimatları uygulama mezkûr Kanun’un 4’üncü maddesinde yer alan ayrımcılık türleri arasında sayılmaktadır. Her ne kadar Türk Medeni Kanunu’nun 683’üncü maddesinde bir şeye malik olan kimsenin o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu hükme bağlanmış olsa da söz konusu hükümde bu yetkinin sınırsız olmadığı da düzenlenmiştir. Bu yetkinin hukuk düzeninin sınırları içinde kullanılabileceği de aynı hükümde belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 35’inci maddesi gereği “Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü maddesinde “cinsiyet” de ayrımcılık temelleri arasında yer almakta ve ayrımcılık bu hükümle yasaklanmaktadır. Türkiye’nin de taraf olduğu birçok insan hakları sözleşmesinde ayrımcılık yasaklanmaktadır. Dolayısıyla ayrımcılık yalnızca ulusal hukukun değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları hukukunun da temelinde yer almaktadır (27 Haziran 2018 tarih ve 2018/69 sayılı kararı para. 36). Bu nedenle maliki olduğu evin üzerindeki yetkisini hukuk düzeninin sınırları içinde kullanmış olduğundan söz edilemeyen ev sahibi E.G.’nin ayrımcılık yasağını ihlal ettiği tespit edilmiştir.” (Başvuru Numarası: 2020 / 541 / Karar Numarası : 2020 / 221) 

Buna benzer şekillerde (örneğin: sadece bayana kiralanır veya bayana kiralanmaz) bir ayrımcılığa maruz kalmışsanız https://www.tihek.gov.tr/pages/basvurular adresinden elektronik olarak ayrımcılık yasağının ihlali başvurusunda bulunabilirsiniz. Ayrıca illerde valilikler veya ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla da başvuru yapılabilmektedir. Valilik veya kaymakamlıklar, başvuruyu tarih ve sayı vermek suretiyle kayıt altına aldıktan sonra varsa ekleriyle birlikte en geç üç iş günü içinde doğrudan Kuruma gönderir. Başvuru dilekçeleri Kuruma elden verilebileceği gibi posta, elektronik posta veya faks yoluyla da gönderilebilir. Faks veya elektronik posta yoluyla yapılan başvurulara ait dilekçe asılları, on beş gün içinde Kuruma gönderilmedikçe başvuru geçerli sayılmaz. (Kayıtlı elektronik posta yoluyla yapılan başvurularda bu şart aranmamaktadır.)


yazar:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir