Yapay Zekanın Savaş Teknolojilerinde Kullanılmaya Başlanması

Yapay Zekanın Savaş Teknolojilerinde Kullanılmaya Başlanması ve Buna Karşı Yapabileceklerimiz

Yapay Zekanın savaş teknolojilerinde kullanılmasına karşı hukuki korunma yolları ve devletlerin yapması gerekenler

A.B.D., Çin, Rusya gibi savaş teknolojisinde ileride olan devletlerin savaş teknolojisi geliştirme yarışına bir de Avrupa devletleri eklenmiş ve yapay zekanın savaş teknolojilerinde kullanılması için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. 

Günümüzün gerçekliği, yapay zekanın bizi sınırları olmayan, insanların dahil olabileceği ya da olmayabileceği ve siber uzay, jeo-uzay ve uzaydaki (SJU) insan ekosistemini anlamanın ve belki de kontrol etmenin imkansız olacağı yeni bir algoritmik savaş alanına doğru götürdüğüdür. Sonuç olarak, SJU’da bir kez aktive edildiğinde, bir insan tasarımcı veya operatör tarafından başka bir müdahale olmaksızın insan ve insan olmayan hedefleri seçebilen ve bunlara saldırabilen bir silah sistemi olan yapay zekanın silahlandırılması fikri büyük korkuya neden olmaktadır.

Yapay zekanın silah olarak kullanılmasındaki hızlı gelişme her alanda kendini göstermektedir: insansız deniz, hava ve arazi araçlarının yönlendirilmesi ve kullanılması, ikincil hasar tahminlerinin üretilmesi, “ateşle ve unut” füze sistemlerinin konuşlandırılması ve personel sistemleri ve ekipman bakımından gözetleme dronlarının, robotların ve daha fazlasının konuşlandırılmasına kadar her şeyi otomatikleştirmek için sabit sistemlerin kullanılması buna örnektir. Dolayısıyla, algoritmalar savaşın giderek daha fazla yönünü desteklerken, bu bizi önemli bir soruya getiriyor: bugünün ve yarının savaşında yapay zekanın hangi kullanımlarına izin verilmeli, kısıtlanmalı mı? Yoksa tamamen yasaklanmalı mıdır?

Kısacası, algoritmalar hiçbir şekilde güvenli değildir; hatalara, kötü amaçlı yazılımlara, önyargılara ve manipülasyona karşı da bağışık değildir. Makine öğrenimi diğer makineleri eğitmek için makineleri kullandığından, eğitim verilerinde kötü amaçlı yazılım veya manipülasyon varsa ne olur? Güvenlik riskleri her yerde olsa da, bağlı cihazlar uzak konumlardan siber güvenlik ihlalleri olasılığını artırıyor ve kodun şeffaf olmaması nedeniyle güvenlik çok karmaşık. Dolayısıyla, yapay zeka diğer yapay zeka ile savaşa girdiğinde (bunun siber güvenlik, jeo güvenlik veya uzay güvenliği için olup olmadığına bakılmaksızın), devam eden siber güvenlik zorlukları insanlığın geleceğine ve siber uzay, jeo-uzay ve uzaydaki insan ekosistemine muazzam riskler ekleyecektir.

Otonom silahlanma yarışı önlenemiyorsa neyin ters gidebileceğini anlamak ve değerlendirmek önemli. Teknolojinin otonom silah sistemlerinin başarılı bir şekilde geliştirilmesine olanak sağlamasının bunu yapmamız gerektiği anlamına gelmediğini kabul etmenin zamanı geldi. Yapay zekayı silah haline getirmek belki de insanlığın çıkarına değildir! Biraz ara verme zamanı geldi. ( Bkz. https://www.forbes.com/sites/cognitiveworld/2019/01/14/the-weaponization-of-artificial-intelligence/?sh=4071fff83686 )

yapay zeka savaş teknolojilerinde kullanılarak yaşam hakkı ihlal ediliyor.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) şimdiden modifiye edilmiş F-16’lara pilotluk yapabilen yapay zeka programlarını test etmeye başladı. Rusya tam otomatik tank benzeri araçları test ediyor. Çin ise yapay zeka tarafından yönetilen askeri sistemlerin geliştirilmesi çalışmalarına hız kazandırdı.

Silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) önümüzdeki yıllarda daha da etkin olacak. Halen erken aşamalarında olan en büyük gizli programlardan biri, ABD Hava Kuvvetleri’nin ‘Yeni Nesil Hava Kontrol’ programı. Bu program çerçevesinde bin adet ‘wingman’ adlı yapay zekaya sahip drone’ların görev yapması ve 200 adet F-35 model savaş uçağına eşlik etmesi planlanıyor.

ABD Hava Kuvvetleri’nden emekli General Charles F. Wald ise bir yorumunda, “Askeri birlik sayısı ikiye katlanacak, çünkü şu anda en büyük sorunlardan biri askere alım olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.

Öte yandan yapay zekâ destekli yazılımlar, büyük güçlerin karar vermesi için gereken süreyi günler ve saatlerden dakikalara indirecek. Yapay zekaya, stratejik ve taktiksel değerlendirmelerde, hatta nükleer savaşta bile daha fazla kullanılabilir.

Aberdeen Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi Prof. Dr. James Johnson, kaleme aldığı ‘AI and the Bomb’ (Yapay Zeka ve Bomba) kitabında, “2025 yılında Doğu Çin Denizi’nde ABD ve Çin yapay zeka destekli istihbaratlarının dahil olduğu bir nükleer savaş patlak verecek ve yapay zeka destekli turbo robotlar ve deepfake videolar kullanılacak ve sahte askeri operasyonlar gerçekleşecek” yazdı. https://www.indyturk.com/node/641121/d%C3%BCnya/yapay-zeka-modern-sava%C5%9Flar%C4%B1-nas%C4%B1l-etkileyecek )

Çin hava sahasını ve Pasifi Okyanusu’nu yapay zeka teknolojisi ile donatılmış binlerce drone ile kontrol ediyor.

Çin insansız hava aracı sürüsüyle ilgili özellikle ilginç olan şey, Çin’in insansız hava aracı üretimindeki üstünlüğüdür. Çinli üretici DJI, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da kullanılan drone’ların neredeyse yüzde 80’ini üretiyor (ABD yetkilileri yakın zamanda bu robotların kullanıcılarından veri çalabileceği konusunda uyardı). Böylesine sağlam bir üretim üssü, Pekin’i çok sayıda küçük saldırı uçağı üretme konusunda güçlü bir konuma getiriyor.

Çin’in Global Times gazetesine göre, insansız hava araçları yapan Guangdong merkezli Zhuhai Ziyan şirketinin bir açıklamasına göre, “Çin’in yurt içinde geliştirdiği, patlayıcı havan mermileri, el bombası fırlatıcıları ve makineli tüfekler taşıyan helikopter insansız hava araçları artık sürüler oluşturup koordineli saldırılar gerçekleştirebiliyor.” hava araçları. Sistem yakın zamanda düzenlenen bir Türk savunma fuarında da sergilendi.

Global Times, “Tek bir düğmeye basıldığında drone’lar otonom olarak havalanabiliyor, havada çarpışmayı önlüyor ve belirlenen hedefe giden yolu buluyor” dedi. “Saldırı emri aldıklarında, koordineli bir şekilde otonom olarak hedefe saldıracaklar. Bir görevi tamamladıktan sonra sistem, dronları üsse geri götürecek ve otomatik olarak inecektir. Drone’lar uzaktan kolayca kontrol edilebildiği için operatörün kendisini tehlikeli bir cephe hattında göstermesine gerek yok.”

Yapay Zekanın gruba rehberlik etmesi ve koordine etmesiyle on adede kadar helikopter bir sürü halinde toplanabilir. Global Times, “10 drone, yakınlarına patlayıcı havan mermisi atabilenler de dahil olmak üzere farklı tiplerin bir kombinasyonu olabilir, diğerleri ise el bombası fırlatıcıları taşıyabilir veya intihar saldırıları gerçekleştirebilir” dedi. https://nationalinterest.org/blog/buzz/forget-stealth-fighters-or-aircraft-carriers-china-will-beat-america-62987 )

AI teknolojisinin savaşa teknolojilerinde kullanılması karşısında yapabileceklerimiz

Kaynak: https://nationalinterest.org/

İsrail Gazze uçurtmalarını ve balonlarını engellemek için otonom drone sistemini kullanıyor.

Beersheba merkezli RoboTiCan tarafından geliştirilen GOSHAWK, insan girdisine ihtiyaç duymadan havadaki yangın çıkarıcı tehditleri tespit edip etkisiz hale getiriyor. https://www.timesofisrael.com/idf-using-autonomous-drone-system-to-intercept-gaza-kites-balloons/ )

yapay zeka teknolojisinin savaş teknolojilerine entegre edilmesi ve 28 mayıs 2024 tarihli milli güvenlik kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklama

Illustrative: An Israeli drone in flight over Gaza / İsrail’e ait bir drone Gazze üzerinde uçuyor. (AP Photo/Hatem Moussa) (Kaynak: The Tımes Of Israel

Yapay Zekanın Savaş Teknolojilerinde Kullanılmaya Başlanması Karşısında Neler Yapabiliriz?

Dünya devletlerinin bu konuda alması gereken önlemler vardır. Bu ütopik bir düşünce olsa da yapay zekanın savaş teknolojisinde kullanımına sınırlamalar getirmektir. Yapay zekanın uluslararası denetlenmesi ve bu denetleme kurumların geliştirilmesi gerekmektedir. Tıpkı nükleer silahların sınırlandırılması için imzalanan uluslararası antlaşmalar gibi. Her türlü mayının yapılmaması için her türlü merminin kullanılmaması (insanın içinde iki kez patlayan) için getirilen kurallar gibi yapay zekanın kullanımının da  bu şekilde denetlenip sınırlandırılması gerekmektedir. Örneğin nükleer enerji ile vücudun içindeki hastalıklar tespit edilebilirken aynı enerji ile kitle imha silahı yapmak da mümkün. Bunun gibi yapay zekanın da iyi yönlerinin kullanılması için çalışmalar, denetlemeler, sınırlamalar yapılmalıdır. Dünyanın da yapay zekayı uluslararası kontrol edecek bir sisteme gitmesi gerekmektedir. Dünya devletleri yapay zekanın yayacağı kötülükleri asker gibi sınır duvarları gibi fiziki şeylerle engelleyemez. Uluslararası işbirliği elzemdir. Covid zamanı devletler nasıl kendi başına bu virüsle başa çıkamadıysa yapay zeka ile de tek başına başa çıkamaz.

Devletimiz de en azından yapay zekanın uluslararası denetlenmesi, bu denetleme kurumların geliştirilmesi, yapay zekanın savaş teknolojilerinde kullanımın sınırlandırılması için diğer dünya devletlerine teklifler yapması, uluslararası işbirliği için çağrıda bulunması, saldırmazlık paktı gibi yapay zeka savaş teknolojilerini birbirlerinin üzerinde kullanılmamaları için paktlar imzalaması gerekmektedir.  Birleşmiş Milletler, NATO, G20 gibi zirvelerde bu konulara değinilerek dünya devletlerinin bu denetleme kurumlarını oluşturması için faaliyet yürütmelidir. Maalesef ki dünya gerçekleri göz önüne alındığında Çin, Rusya, A.B.D., İngiltere gibi devletleri bu konuda antlaşmaya razı etmek imkansıza yakın duruyor. Bu yüzden devletimiz de hem kendi hem de dünya vatandaşlarının temel insani haklarına zarar getirmemek koşulu ile yapay zeka savaş teknolojilerine karşı olası savunma mekanizmalarını geliştirmelidir. Aksi durumda diğer emperyalist devletlerden bir farkımız kalmayacaktır. Devletimiz yapay zeka savaş teknolojilerinin sınırlandırılması, savaş teknolojilerindeki rekabetin sınırlandırılması için yapay zekanın ilerlemesindeki etik ve ahlaki değerleri belirlediği bir deklarasyonu diğer dünya devletlerine bildirmelidir.

Nihayet 28 Mayıs 2024 Tarihli MGK Toplantısında Yapay Zekanın Tehlikelerinden Bahsedilmiş Askeri Neticelerine Hazırlıklı Olunmasının Önemi Çizilmiştir.

28 Mayıs 2024 Tarihli Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı Sonrası Genel Sekreterlik Tarafından Yapılan Açıklama:

YAPAY ZEKÂ ALANINDA KAYDEDİLEN İLERLEMENİN, İNSANLIK TARİHİNDE YENİ BİR MERHALEYE GEÇİLMESİNİ MÜMKÜN KILABİLECEK BÜYÜK FIRSATLAR SUNDUĞUNA; BUNUNLA BİRLİKTE, BAHSE KONU SAHADAKİ POTANSİYELİN BİRTAKIM SINAMALARI VE SİBER ALANDA OLUŞAN YENİ TEHDİTLERİ DE BERABERİNDE GETİRECEĞİNE DİKKAT ÇEKİLMİŞTİR. TÜRKİYE’NİN, YAPAY ZEKÂ ÇALIŞMALARININ İLMÎ, ASKERÎ, İKTİSADİ VE İÇTİMAİ NETİCELERİNE HAZIRLIKLI OLMASININ VE BU ALANDA İLERİ KABİLİYETLER GELİŞTİRMESİNİN ÖNEM VE ÖNCELİĞİNE İŞARET EDİLMİŞTİR.


yazar:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir