Gözlem Altına Alma(C.M.K. m. 74)
Gözlem altına alma, sanık veya şüphelinin akıl hastası olup olmadığını, akıl hastasıysa ne zamandan beri akıl hastası olduğunu tespit etmek için yapılır. C.M.K. m. 91’de düzenlenen gözaltına almaktan farklıdır. Gözaltına alma işlemi emniyette gerçekleşir, savcının kararıyla hakkında yakalama işlemi yapılan kişinin tutukluluğa sevk edilmesi gerekiyorsa belirli bir süre nezarethanede tutulur. C.M.K. m. 91, yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir hükmünü içermektedir.
Gözlem altına alınma
C.M.K. Madde 74– (1) Fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için; uzman hekimin önerisi üzerine, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesinden sonra resmî bir sağlık kurumunda gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın müdafii yoksa hâkim veya mahkemenin istemi üzerine, baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
(3) Gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez.
(4) Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur.
(5) Bu madde hükmü, 223 üncü maddenin sekizinci fıkrası gereğince yargılamanın durması kararı verilmesi gereken hâllerde de uygulanır.
Gözlem Altına Almanın Koşulları:
1- Kuvvetli şüphe gerekmektedir. Kuvvetli şüphe, mahkum edilme oranının beraat edilme oranına göre çok daha yüksek olmasıdır. Orantılılık ilkesi gereğince bu kadar yoğun bir şüphe aranması şartı getirilmiştir.
2- Bu koruma tedbirinin uygulanmasına uzman hekimin önerisi üzerine soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilir. Savcının gecikmesinde sakınca bulunan hallerde dahi bu koruma tedbirine karar verme imkanı yoktur.
3- Bu koruma tedbirine karar verilebilmesi için mutlaka sanığın ya da şüphelinin müdafiisi olması gerekmektedir. Yani zorunlu müdafii koşulu mevcuttur. Yoksa baro tarafından müdafii tayini yapılır.
4- Gözlem süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir. Ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez.
5- Özel bir kurumda gözlem altına alma mümkün değildir. Resmi bir sağlık kurumunda gözlem altına alınır şüpheli veya sanık.
Bu koruma tedbirinin iki türü bulunmaktadır. Birincisi, kişi suçu işlediği sırada akıl hastası olabilir o zaman güvenlik tedbiri muhakemesi yapılması gerekir. İkinci türü ise, kişi suçu işledikten sonra akıl hastası olduysa muhakeme yapılmaz durma kararı verilip kişi gözlem altına alınır. Akıl hastası olup olmadığını, ne zamandan beri akıl hastası olduğunu tespit edilmelidir.
Hüküm kesinleşmeden önce gözlem altında geçirilen süre hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır.
T.C.K. Madde 63- (1) Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır.
Bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözlem altında geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir.
T.C.K. Madde 16- (1) Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmolunan cezadan TCK’nın 16. maddesi uyarınca yabancı ülkede ve TCK’nın 63. maddesi uyarınca ülkemizde gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen sürelerin mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden Yunanistan mahkemeleri tarafından verilen cezanın tamamının mahsubuna karar verilmesi, ülkemizde gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta geçen sürelerin mahsup edilmesi hususunda ise bir karar verilmemesi,
Kanuna aykırı olup hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, mahsuba dair bölüm hükümden çıkarılarak, yerine “TCK’nın 16. maddesi uyarınca yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen sürelerin ve TCK’nın 63. maddesi uyarınca ülkemizde gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta geçen sürelerin cezadan mahsubuna” cümlesinin karara eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2013/14509 E., 2014/2313 K.)
Gözlem altına alınma kararı, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir düzenlemedir. Bu nedenle kanun koyucu tarafından sıkı koşullara bağlı tutulmuştur. Bu koşullar; kuvvetli şüphenin bulunması, uzman hekimin önerisi, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilmesi ve süredir. Her ne kadar kanun maddesinde belirtilmese de gözlem altına alınma kararı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakacağı için Anayasa’da temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması için öngörülen ölçülülük ilkesi, gözlem altına alınma kararı verilirken de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığı, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkileri gözlem altına alınmadan tespit edilebiliyorsa önce bu yol tüketilmeli, başka türlü tespitin mümkün olmaması halinde ise gözlem altına alınma yoluna başvurulmalıdır. Ayrıca sanık veya şüphelinin isnad edilen suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunmuyorsa gözlem altına alınma kararı verilemeyecektir. Gözlem altına alınma kararı verilmeden önce mutlaka uzman hekimden görüş alınması gerekir. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma özelliği nazara alındığında, uzman hekim görüşünü bizzat şüpheli veya sanığı muayene ederek belirlemeli, evrak üzerinden sanık veya şüpheliyi görmeden gözlem altına alınma önerisinde bulunmamalıdır. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/3177 E., 2018/11051 K.)
Bir yanıt yazın