CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU VE YARGITAY’IN CUMHURBAŞKANINA HAKARET OLARAK NİTELENDİRMEDİĞİ BAZI İFADELER
Cumhurbaşkanına Hakaret T.C.K. m. 299
(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2)Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
”Öldüremezsin benim Mehmetçiğimi, öldüremezsin benim polisimi, bize düşmanlık tohumu atamazsın”, ”400 vekile 400 şehit hesabımı yaptın”, ”Allah’ın kitabında mı var … Türkiye’nin başına bela olacak diye ”, ”Hangi projesin sen, nesin, git kardeşim, otur çoluğunun çocuğunun yanında, ayakkabı kutularındaki parayı say”, ”Sana mı kalmış Aleviliği yerde aşağılamak” ifadesi cumhurbaşkanına hakaret olarak nitelendirilmemiştir.
♦ CHP … İl Başkanlığınca terör olaylarının artması ve ülkemizin çeşitli yerlerinden şehit haberleri gelmesi üzerine, 09.09.2015 tarihinde terör olaylarını protesto etmek amacıyla düzenlenen toplantıda CHP … İl Başkanı olarak görev yapan sanık …’ın ”Öldüremezsin benim mehmetçiğimi, öldüremezsin benim polisimi, bize düşmanlık tohumu atamazsın”, ”400 vekile 400 şehit hesabımı yaptın”, ”Allah’ın kitabında mı var … Türkiye’nin başına bela olacak diye ”, ”Hangi projesin sen, nesin, git kardeşim, otur çoluğunun çocuğunun yanında, ayakkabı kutularındaki parayı say”, ”Sana mı kalmış Aleviliği yerde aşağılamak” şeklinde sözleri söylediği olayda;
Demokratik bir toplumda siyasetçilere diğer siyasetçileri, hükûmet mensuplarını ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanınmış olduğu, seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan, seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu, bu sebeple müdahale eğer bir siyasetçinin ifade özgürlüğüne yönelik ise başvuruların çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerektiği göz önüne alındığında ve sanığın konuşma içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sözlerinin ağır eleştiri niteliğinde olup mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmadığı, bu nedenle sanığa atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1106 E., 2021/481 K.)
Yazı içeriklerinin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığı gerekçesi ile;
“… kendisine bağlı derin güçleri harekete geçirdi. Amaç kaos ve çatışma ortamı yaratarak…’yi yeniden tek başına iktidara getirmek. …’nın bazı köşelerinde … …’ın…’yi yeniden tek başına iktidara getirmek ve başkanlık rejimini yaşama geçirmek için karanlık bir plan uygulamaya koyduğu belirtilmiştir. Planda kan ve gözyaşı var. Plana göre sol örgütler ve PKK ile çatışma ortamı yaratılarak gerilim tırmandırılacak. …’ye dava açılacak. Koalisyonlar döneminin kaosu daha da büyüteceği teması işlenerek ülke elden seçime götürülecek”
“…kanlı planın farkında değil” başlığı ile özetle “… ve yandaşları…’nin tek başına iktidar olması için erken seçimi zorluyor. Bu nedenle ülkeyi kan gölüne çevirecek planı uyguluyor. …ise olan biteni adeta seyrediyor. …’dan önce ilk savaşın eşiğindeki bir Türkiye’de yeniden seçime giderek …’yi baraj altında bırakmak. Halkta korku ve panik yaratmaktır. Bu amaçla operasyonlara sol ve kürt örgütler de dahil edilmekte. … MHP’deki milliyetçi oyları da alabilmek için gerginliği tırmandıracaktır. …’nin koalisyonla oyaladığı…sola yönelik saldırı karşısında sessiz. …bu kirli oyuna karşı çıkmalı” ifadesi cumhurbaşkanına hakaret olarak nitelendirilmemiştir.
♦ Yurt Gazetesinin 29.07.2015 tarihli nüshasının 1-9. sayfasındaki “…’ın Kanlı Planı” başlıklı ve aynı Gazetenin 30.07.2015 tarihli nüshasının 1-9. sayfasındaki “…Kanlı Planın Farkında Değil” başlıklı yazıları nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırılması talebiyle katılan vekilinin şikâyet etmesi üzerine sanık … hakkında … Bakanlığınca 06.10.2015 tarihinde verilen “Olur” üzerine yapılan soruşturmada, şikâyete konu 29.07.2015 tarihli yazının manşetten “…’ın kanlı planı” başlığı ile verildiği ve 9. sayfada aynı başlıkla devam ettiği, yazı içeriğinin özetle “… kendisine bağlı derin güçleri harekete geçirdi. Amaç kaos ve çatışma ortamı yaratarak…’yi yeniden tek başına iktidara getirmek. …’nın bazı köşelerinde … …’ın…’yi yeniden tek başına iktidara getirmek ve başkanlık rejimini yaşama geçirmek için karanlık bir plan uygulamaya koyduğu belirtilmiştir. Planda kan ve gözyaşı var. Plana göre sol örgütler ve PKK ile çatışma ortamı yaratılarak gerilim tırmandırılacak. …’ye dava açılacak. Koalisyonlar döneminin kaosu daha da büyüteceği teması işlenerek ülke elden seçime götürülecek” şeklinde olduğu, 9. sayfada aynı başlıkla yazının ayrıntılarının verildiği, 30.07.2015 tarihli manşette ise “…kanlı planın farkında değil” başlığı ile özetle “… ve yandaşları…’nin tek başına iktidar olması için erken seçimi zorluyor. Bu nedenle ülkeyi kan gölüne çevirecek planı uyguluyor. …ise olan biteni adeta seyrediyor. …’dan önce ilk savaşın eşiğindeki bir Türkiye’de yeniden seçime giderek …’yi baraj altında bırakmak. Halkta korku ve panik yaratmaktır. Bu amaçla operasyonlara sol ve kürt örgütler de dahil edilmekte. … MHP’deki milliyetçi oyları da alabilmek için gerginliği tırmandıracaktır. …’nin koalisyonla oyaladığı…sola yönelik saldırı karşısında sessiz. …bu kirli oyuna karşı çıkmalı” şeklinde olduğu ve sanığın belirtilen yazıları nedeniyle Cumhurbaşkanına hakaret etme suçundan cezalandırılmasına karar verilen dosyada;
Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri, demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir haktır. Toplumun ilerlemesi ve yararı için zorunludur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenilmeye değmez görülen haber ve düşünceler için değil, devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bu demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun gereğidir. Eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır, eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz, eleştirinin övgü olmamasına göre, sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan mahkûmiyetinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığı açısından, siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda oldukları ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğu her zaman vurgulanmıştır. Sanık …’ın gazeteci olması, olayın gerçekleşme koşulları ve demokratik toplumun zorunlu unsurlarından olan eleştirme, yorumlama işlevi ve Anayasanın 26, Avrupa İnsan Hakları Sözleşemesinin 10. maddeleri gözetildiğinde; yazı içeriklerinin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığından Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığına karar verilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1160 E., 2022/331 K.)
“Yavrum kaldır kollarını teslim ol etrafın sarılı” ifadesi cumhurbaşkanına hakaret olarak nitelendirilmemiştir.
♦ Sanığın yargılamaya esas iddanameye konu “yavrum kaldır kollarını teslim ol etrafın sarılı” şeklindeki facebook sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı sözlerin, Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olmadığından TCK’nın 299. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmadığı gözetilmeden unsurları itibariyle oluşmayan müsnet suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, … (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/7189 E., 2017/3528 K.)
Ψ “…hafızasını biraz yoklasın … duvarlarının nasıl yıkıldığını hatırlasın Kayserinin akıbeti de aynen öyle olacaktır. … zindanlarını onların başına yıkacağız. Bin Bin odalı saraylar da yaptırsalar, bin odadan hangisine saklanırlarsa saklansınlar enselerinden tutup atacağız. …’ın hukuk bilmediğini biliyorduk. Artık tarih bilmediği de ayyuka çıkıyor. Ama öğrenecek gençlikte uğraşanlar hukuku keyfinin aracı haline getirenler yıkılırlar. Bunları yaşayarak öğrenecekler Erdoğan üniversitelere giremiyor sokakları halka kapatmadan halka çıkamıyor.
Bir Cumhurbaşkanı ülkesinin gençliği insanları tarafından hırsız, katil, diktatör olarak anılıyorsa o Cumhurbaşkanı artık Cumhurun başkanı değildir. Buradan … ‘a sesleniyorum, … zindanın yıkılışını hatırla” ifadesi cumhurbaşkanına hakaret olarak nitelendirilmemiştir.
♦ Vatan Partisi Öncü Gençlik organizesinde Konak ilçesi Alsancak Sevinç Pastanesi önünde toplanan grupla basın açıklaması yapan Vatan Partisi Öncü Gençlik İl Başkanı tarafından “…hafızasını biraz yoklasın … duvarlarının nasıl yıkıldığını hatırlasın Kayserinin akıbeti de aynen öyle olacaktır. … zindanlarını onların başına yıkacağız. Bin Bin odalı saraylar da yaptırsalar, bin odadan hangisine saklanırlarsa saklansınlar enselerinden tutup atacağız. …’ın hukuk bilmediğini biliyorduk. Artık tarih bilmediği de ayyuka çıkıyor. Ama öğrenecek gençlikte uğraşanlar hukuku keyfinin aracı haline getirenler yıkılırlar. Bunları yaşayarak öğrenecekler Erdoğan üniversitelere giremiyor sokakları halka kapatmadan halka çıkamıyor. Bir Cumhurbaşkanı ülkesinin gençliği insanları tarafından hırsız, katil, diktatör olarak anılıyorsa o Cumhurbaşkanı artık Cumhurun başkanı değildir. Buradan … ‘a sesleniyorum, … zindanın yıkılışını hatırla” şeklinde konuşma yapılan ve … Bakanlığının 21.05.2015 tarihli ve 2617-33224 sayılı olurları ile sanık hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma izni verilen olayda,
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkûmiyetin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığı hususu açısından; siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle eleştiriye daha fazla katlanmak durumunda oldukları ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğu her zaman vurgulanmıştır. Demokratik bir toplumda siyasetçilere diğer siyasetçileri, hükûmet mensuplarını ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanındığı, seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu, bu sebeple müdahale eğer bir siyasetçinin ifade özgürlüğüne yönelik ise başvuruların çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerektiği göz önüne alındığında ve sanığın konuşmasının içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde sözleri ağır eleştiri niteliğinde olan ve mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmayan sanığa atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan ve sübutun varlığına yönelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/62 E., 2022/542 K.)
Ψ Cumhurbaşkanı … hakkında düzenlenen karne içeriğinde; “Öğrencinin Adı: …, Okulu: Kasımpaşa Anaokulu, Ders: Gericilik Not:5, Cinsiyetçilik Not:5, Mezhepçilik Not:5, Irkçılık Not:5, Yolsuzluk No:5, Faşizm No:5, Özgürlük Not:0, Bilimsel Eğitim Not:0, Laiklik Not:0, Demokrasi Not:0, İnsan Hakları Not:0, Rehber Öğretmenin Öğrenci Hakkındaki Görüşleri 1. Dönem: Şiddete meyillidir önlem alınmalı, Davranışlar Çevreye Duyarlılık Not:0, Gemileri Sevme Not:5, Fıtratına Uydurma Not:5, Herşeyi İyi Bilme Not:5, Kadın Düşmanlığı .., Ata Binme Becerisi Not:0, Duşakabinoğulları İle İlişkiler Not:5, Sınıf Geçme Durumu: Geçti” şeklinde ibarelerin yazılı olması
♦ Halkevleri … Şubesi ve Liseli Genç Umut Platformu tarafından 23.01.2015 tarihinde eğitim sistemini protesto etme amacıyla düzenlenen basın açıklamasında, Cumhurbaşkanı … hakkında düzenlenen karne içeriğinde; “Öğrencinin Adı: …, Okulu: Kasımpaşa Anaokulu, Ders: Gericilik Not:5, Cinsiyetçilik Not:5, Mezhepçilik Not:5, Irkçılık Not:5, Yolsuzluk No:5, Faşizm No:5, Özgürlük Not:0, Bilimsel Eğitim Not:0, Laiklik Not:0, Demokrasi Not:0, İnsan Hakları Not:0, Rehber Öğretmenin Öğrenci Hakkındaki Görüşleri 1. Dönem: Şiddete meyillidir önlem alınmalı, Davranışlar Çevreye Duyarlılık Not:0, Gemileri Sevme Not:5, Fıtratına Uydurma Not:5, Herşeyi İyi Bilme Not:5, Kadın Düşmanlığı .., Ata Binme Becerisi Not:0, Duşakabinoğulları İle İlişkiler Not:5, Sınıf Geçme Durumu: Geçti” şeklinde ibarelerin yazılı olduğu, sanık …’un karneyi iki eliyle tutarak halka gösterdiği, … Bakanlığınca 14.05.2015 tarihinde sanık hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma izni verilen dosyada,
Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri, demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir haktır. Toplumun ilerlemesi ve yararı için zorunludur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız ya da ilgilenilmeye değmez görülen haber ve düşünceler için değil, devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Bu demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun gereğidir. Eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır, eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz, eleştiri övgü olmadığına göre, sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan mahkûmiyetin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığı açısından, siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda olduklarını ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğunu her zaman vurgulamıştır. Olayın gerçekleşme koşulları ve demokratik toplumun zorunlu unsurlarından olan eleştirme, yorumlama işlevi ve Anayasa’nın 26, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddeleri gözetildiğinde sanığın pankartı tutmaktan ibaret eyleminin sanığın savunmaları da nazara alındığında ifade özgürlüğü kapsamında kaldığından Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibariyle oluşmadığına karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1157 E., 2022/330 K.)
Ψ “Cumhurbaşkanı … Bey’in hanımının adına kayıtlı … Şile’deki villa ve arsaların miktarı 150.000.000,00 TL’dir, Başbakan …’in serveti 500.000.000.000,00 TL’dir. Bu iki imansız dinsize dedim ki evime ekmek parası alacak durumda değilim, çocuklarımın ideallerini karşılayacak durumda değilim. Türk adı taşıyan bir devlet adamı yok mudur, ancak 13 yıldır bu işi çözemeyenlere bir çift lafım var, Allah belanızı versin, Allah yerin dibine soksun sizi…”
♦ Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 12.12.2012 tarihli ve 3381 sayılı “Olur”u ile hakkında kovuşturma izni alınan sanığın, 23.07.2012 tarihli elektronik posta iletisi ile yapmış olduğu BÎMER Başvuru dilekçesinde Cumhurbaşkanına hitaben özetle “…Bu iki imansız dinsize dedim ki evime ekmek parası alacak durumda değilim, çocuklarımın ideallerini karşılayacak durumda değilim. … Allah belanızı versin, Allah yerin dibine soksun sizi…” şeklinde sözler söylediği, sanığın da dilekçe içeriğini kabul ettiği dosyada;
Demokratik bir toplumun ve çoğulculuğun gereği olarak kişilere siyasetçileri, hükûmet mensuplarını ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanınmış olduğu kabul edilmekle, özellikle de seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan kişiler için ifade özgürlüğünün değerli olduğu düşünüldüğünde ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerekmekte olup; somut olayda da sanığın söylediği sözlerinin beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici sözler olmakla birlikte, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmadığı anlaşılmakla sanığa atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1154 E., 2022/247 K.)
Ψ “Abdullah Gül haininin yaptığı anlaşmalar – AKP’lilere ithaf olunur”
♦ Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde Cumhurbaşkanına atfen “Abdullah Gül haininin yaptığı anlaşmalar – AKP’lilere ithaf olunur” başlığı altında yazılar yazan ve bunu site kullanıcıları ile paylaşan sanığın somut olayın koşullarında kullanmış olduğu ifadelerin Cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkûmiyetinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığının değerlendirilmesi açısından, siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle daha fazla eleştiriye katlanmak durumunda oldukları ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğu her zaman vurgulamıştır. Bu bakımdan olayın gerçekleşme koşulları ile birlikte sanığın amacı da gözetildiğinde sanığın yapıldığı iddia olunan anlaşmalardan hareketle Cumhurbaşkanının şahsına değil eylemlerine ilişkin eleştiride bulunduğu Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1152 E., 2022/28 K.)
Ψ “Tarafım, ülkemizin ve gelecek nesillerimizin hazineye ait paralarını baba oğul çalmışlardırı kanıtladım…’ ‘…Sizden tarafımın zarar görmemesi yoluna gidip almış olduğunuz bu kararı tekrar gözden geçirerek vatandaşlar olarak ülkemiz doğrudan bu hırsızlıktan zarar gördü ise vatandaş olarak bizler doğrudan zarar görmüş oluruz.’ Bundan dolayı baba oğulun ülkemiz adına ve gelecek nesillerimiz adına sorgulanmasının başlatılması için kanun yararına bozma yoluna gidilerek gereğinin yapılmasını saygılarımla. Arz ve talep ederim.”
♦ … Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 18.05.2015 tarihli ve 32422 sayılı “Kanun yararına bozma yoluna gidilmemesine” ilişkin müzekkeresine hitaben sanık …’in 15.07.2015 tarihli dilekçesinde yer alan “…Baba oğlun hakkında ülkemiz adına ve gelecek nesillerimiz adına sorgulanmanın paşlatılması için kanun yararına Bozma yoluna gidilerek gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.” şeklindeki sözlerine ilişkin olarak yapılan ihbar sonrası … Bakanlığının 20.01.2016 tarihli olurları ile sanık hakkında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma izni verilen olayda,
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkûmiyetin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelip gelmediği ve gerçekleşmesi amaçlanan meşru amaçla orantılı olup olmadığı hususu açısından; siyasetçilerin, kamuoyunca tanınan kişilerin ve kamusal yetki kullanan görevlilerin gördükleri işlev nedeniyle eleştiriye daha fazla katlanmak durumunda oldukları ve bunlara yönelik eleştirinin sınırlarının çok daha geniş olduğu her zaman vurgulanmıştır. Demokratik bir toplumda siyasetçilere diğer siyasetçileri, hükûmet mensuplarını ve kamu görevlilerini eleştirme ve onlar hakkında yorum yapma hakkı tanındığı, seçmenlerini temsil eden, onların taleplerini, endişelerini ve düşüncelerini politik alana aktaran ve çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu, bu sebeple müdahale eğer bir siyasetçinin ifade özgürlüğüne yönelik ise başvuruların çok daha sıkı bir denetimden geçirilmesi gerektiği göz önüne alındığında ve sanığın dilekçesinin içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde sözleri ağır eleştiri niteliğinde olan ve mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaşmayan sanığa atılı Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan ve sübutun varlığına yönelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/63 E., 2022/543 K.)
Ψ “Reco düşmez kalkmaz bir Allah var kobani düştü düşecek dedin kobani dimdik ayakta. Düşen ne oldu biliyorsun senin çenen senin kirli siyasetin senin yanında senin pis canagını yalan soysuz Kürtler vede tel abyat. Biji ….. y** y**.”
1-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “16.05.2015” yerine “2015” olarak gösterilmesi,
2-Mahkemenin sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanmasına esas aldığı 16.05.2015 tarihli Cumhurbaşkanının fotoğrafı kullanılarak “adamın işi gücü para çalmak” şeklindeki yazının bulunduğu fotoğrafın paylaşılması, 16.06.2015 tarihli “Reco düşmez kalkmaz bir Allah var kobani düştü düşecek dedin kobani dimdik ayakta. Düşen ne oldu biliyorsun senin çenen senin kirli siyasetin senin yanında senin pis canagını yalan soysuz Kürtler vede tel abyat. Biji … y** y**.” ve 06.06.2015 tarihli “Türk kürt kardeştir, … kalleştir” şeklindeki paylaşımlar incelendiğinde; 06.06.2015 tarihli olduğu belirtilen paylaşım açısından verilmiş bir kovuşturma izni bulunmadığından, kovuşturma şartının gerçekleşmediği; 16.06.2015 tarihli paylaşımın ise suç unsuru teşkil etmediği ve eleştiri mahiyetinde olduğu anlaşılmış olup, sanığın Cumhurbaşkanına hakaret suçuna vücut veren 16.05.2015 tarihli tek paylaşımının bulunduğu gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/4237 E., 2018/1662 K.)
Not: Kanaatimce burada ya Yargıtay büyük bir yanılgıya düşmüş ya da bu karar sanala aktarılırken bazı hatalar meydana gelmiş. Aksini kabul etmek mümkün değildir. Bu konu hakkında ekstra bilgisi olanların tarafıma bilgi vermesi rica olunur.
Yargıtay’a göre cumhurbaşkanına hakaret suçunun niteliği.
“T.C. Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.
Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Çetin, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10)
Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198)
Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil andiçmeyle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar)
Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.
Manevi unsur genel kastır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. (Erem. age)
Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerden vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel özgürlüklerden olan bu hak birçok Uluslararası belgeye, Anayasa ve yasalara konu oluşturmuştur.
Avrupa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1. maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde yer verilmiş olup birbirlerine benzer şekilde; “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve Ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve verme özgürlüğünü de içerir.” biçiminde ifade edilmiştir.
Ancak; ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı kısıtlıda olsa sınırlandırılmasının gerekeceği Uluslararası ve Ulusal alanda normlara konu edilmiştir.
Bu cümleden olarak Uluslararası alanda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2. maddesinde; “kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, gerekli tedbirler niteliğinde olarak … başkalarının şöhret ve haklarının korunması … için yasayla öngörülen bazı merasime koşullara sınırlamalar veya yaptırımlara bağlanabilir.”
Anayasanın 26/2. maddesinde “Bu hürriyetlerin kullanılması… başkalarının şöhret veya haklarının … korunması amaçlarıyla sınırlanabilir.”
T.C. Anayasası ve Uluslararası mevzuat birlikte değerlendirildiğinde hürriyetlerin demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak; Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, Kamu güvenliği ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması gizli kalması gereken haberlerin yayılmasına engel olunması veya yargı gücünün otorite veya tarafsızlığının korunması için Kanunla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlama ve yaptırımlara tabi tutulacağı anlaşılmaktadır. Ancak, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda gelişini zedelemeyecek ölçüde yapılması görüşü genel bir kabul görmüştür.
Özet olarak sınırlama veya müdahale için; yasal bir düzenleme, sınırlamanın meşru bir amacı ve nedenlerinin bulunması, sınırlamanın meşru amaçla orantılı ve önlemin demokratik toplum bakımından zorunlu olması gerekmektedir.
Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. (Tezcan, Erdem Sancaktar, Türkiye’nin İnsan Hakları sorunu 2. baskı sy 462)
Ne var ki; iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır.
Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına hakaret suçlarına TCK 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için “Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibarı ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez” (Erman, hakaret ve sövme suçları sy 80 vd)
Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanmamalı, yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek eylem hukuka aykırı olacaktır.
Siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda kabul edilmektedir. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanamaz. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ile hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderlerle özdeşleştirdiği bu kişiler yapılan ve kamuya yansıyan hakaretlerin kendilerine yapılmış gibi tepkilere sebebiyet verip toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralama ile sona eren eylemlerin başlangıcında hakaret ve sövme fiillerinin olduğu gözetildiğinde, bu fiillerin yaptırımsız bırakılmasının toplumsal barışı bozucu ve kamu düzenine zarar vereceğinden, demokratik toplumda yaptırım uygulanması zorunlu görülmektedir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2017/1441 E., 2017/5142 K.)
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, cumhurbaşkanına görevi sırasında hakaret edilmişse uygulama alanı bulacaktır.
Sanığın mağdur …’e yönelik eylemi nedeniyle hakkında TCK’nın 299/1. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan yargılama yapılarak ceza verilmiş ise de;
Ayrıntıları Dairemizin 22.06.2017 tarih ve 2016/4256 Esas, 2017/4789 Karar ve 18. Ceza Dairesinin 31.01.2017 tarih ve 2016/16471 Esas, 2017/987 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere; Cumhurbaşkanına hakaret suçunun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil andiçmeyle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gereklidir (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar).
Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra, bu görevle ilgili olarak hakaret edilse dahi, TCK’nın 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu değil, TCK’nın 125. ya da 130. maddelerinde düzenlenen hakaret suçlarına vücut verecektir.
TCK’nın 125/1. fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü fıkrasında ise nitelikli halleri düzenlenmiştir.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunda, hakaretin yalnızca görevin yerine getiriliş biçimiyle ilgili olması şart değildir. Hakaret, kamu görevlisinin görevine veya görevin yerine getiriliş biçimine yönelik olabilir. Herhangi bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık sebebiyle o görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye hakaret halinde de illiyet bağının varlığının kabulü gerekmektedir. Ayrıca TCK’nın 299. maddesinden farklı olarak, görevin yapılması sırasında veya yapılmasından sonra görev nedeniyle işlenen hakaret ile TCK’nın 125/3-a maddesinde düzenlenen suç oluşabilir.
Bu bilgiler ışığında somut olayda, 02.08.2015 günü saat 01:10 sıralarında başka bir olay nedeniyle gözaltına alınan sanığın nezarethanede iken, suç tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş olan mağdura kamu görevinden kaynaklı olarak hakaret ettiğinin ve eylemin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a fıkrasında düzenlenen “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, hukuki nitelendirmede ve vasıflandırmada hataya düşülerek, eylemin anılan Kanunun 299/1 maddesine uyduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi, (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/3601 E., 2019/2066 K.)
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda aleniyet unsuru.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ağırlaştırıcı hal olarak düzenlenen aleniyetin gerçekleşmiş sayılabilmesi için, failin bulunduğu ve suçu oluşturan söz veya hareketin gerçekleştiği yerin belirli olmayan çok sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılayabilme olasılığı olan veya suç mağdurunun bu hareket ve sözleri işittiği ve algıladığı yerin bu tür bir ortam olması ve failin de bunu bilmesi yeterli olup, somut olayda gözaltında iken nezarethanede mağdurlara hakaret eden sanığın eyleminde aleniyet unsurunun gerçekleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden verilen cezalarda TCK’nın 299/2 maddesi gereğince artırım yapılması, (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/3601 E., 2019/2066 K.)
Ceza Hukuku hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isterseniz:
İzmir Avukat
Furkan Patır
https://avfurkanpatir.com/konu/ceza-hukuku/
https://avfurkanpatir.com/konu/ceza-muhakemesi-hukuku/
https://avfurkanpatir.com/konu/yargi-kararlari-haberler/
Daha fazla Yargıtay kararı için:
Bir yanıt yazın