Uluslararası Deniz Hukuku Temel Kavramlar

Uluslararası Deniz Hukuku Temel Kavramlar/International Law of the Sea Basic Concepts

Uluslararası Deniz Hukukunun Çıkış Noktası Olan Mare Liberum ve Mare Clausum 

Mare Liberum:

Hugo Grotius tarafından formüle edilen deniz, uluslararası bölgedir ve tüm uluslar onu deniz ticareti için kullanmakta serbesttir (1609)

Mare Clausum:

Bir devletin yetkisi altındaki bir deniz, okyanus veya diğer seyrüsefere elverişli su kütlesidir. Yetkili devletler tarafından diğer devletlere kapatılır veya diğer devletler için erişilemez duruma getirilir.

1702 yılında Cornelius Bynkershoek top atışı adı verilen bir kuralı buldu. Bu kural top menzili içindeki deniz sahasının hakimiyetinin kısıtlanmasıdır. Top menzili içindeki deniz sahası etkili bir şekilde korunacağından bu alan başka unsurların hakimiyetine kapatılmaktadır. Zamanla 3 mil sınırına kadar gelişti. Bu deniz bölgeleri, 20. yüzyılın ortalarında kıyı şeridinden 12 nota mile kadar uzanıyor. Bu, 1982’de Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde uluslararası norm olarak belirlendi.

Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi’ne Göre Denizin Tanımı (ITLOS/International Tribunal for the Law of the Sea)

Temelde deniz bir su kütlesidir. Mahkemeye göre bir su kütlesinin deniz sayılabilmesi için iki ayırt edici özelliğe sahip olması gerekir.

1) Dünyanın diğer tüm bölgeleriyle bağlantısı olan bir su sütunu olması.

2) Suyu tuzlu olmalıdır.

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) Göre Esas Hat (Baseline) Nedir?

UNCLOS tarafından tanımlandığı şekliyle bir referans hattı, bir devletin karasularının denize doğru olan sınırlarının ve devletin münhasır ekonomik bölgesi gibi belirli diğer deniz yetki alanlarının ölçüldüğü kıyı boyunca uzanan çizgidir. Normal olarak, bir deniz esas hattı, bir kıyı devletinin kanuni su hattını takip eder. Kıyı derin girintili çıkıntılı olduğunda, saçak adalara sahip olduğunda veya oldukça dengesiz olduğunda düz esas hatlar (straight baseline) kullanılabilir.

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) Göre Normal Esas Hat (Normal Baseline) Nedir?

Normal esas hat, kıyı boyunca çizilen alçak su hattıdır. Sözleşmenin 5. maddesi bu sözleşmede aksi belirtilmedikçe, karasularının genişliğini ölçmek için normal temel hat, resmi olarak tanınan büyük ölçekli haritalarda işaretlendiği gibi kıyı boyunca alçak su hattıdır demektedir. Aksi belirtilmedikçe ibaresi, kıyı devletlerce esas hattın ilke olarak alçak su hattı olacağını ifade etmektedir.

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) Göre Düz Esas Hatlar (Straight Baseline) Nedir?

Düz esas hatlar şu şekilde tanımlanabilir: Alçak su hattı üzerindeki belirli veya ayrı noktaları birleştiren düz hatlardan oluşan bir sistem, genellikle düz esas hat dönüş noktaları olarak bilinir ve yalnızca kıyı şeridinin derin girintili olduğu ve kesildiği yerlerde kullanılabilir veya yakın çevresinde kıyı boyunca bir dizi ada varsa. Düz esas hat sistemi ile normal esas hat sistemi arasındaki temel fark, düz esas hat sisteminde esas hatların kıyı boyunca değil su boyunca çizilmesidir. 

straight baseline düz esas hatlar
straight-baseline-düz-esas-hatlar

Takımada Devleti (Archipelagic State) ve Takımadaların (Archipelago) Tanımı

Takımada devleti, takımadalardan oluşan belirli ada ülkeleri için kullanılan bir tanımlamadır. Bazen bir ada grubu veya ada zinciri olarak adlandırılan takımadalar, bir zincir, küme veya adalar topluluğu veya bazen az sayıda dağınık ada içeren bir denizdir. Bkz. Endonezya.

Takımada Devletlerinin Takımada Çizgileri (Archipelagic Baselines) Nasıl Belirlenir?

Çizilen esas hatlar belli başlı adaları içermesi ve hatlar içerisinde kalan suların yüzölçümünün, su üzerinde kalan kayalıklar da dahil olmak üzere, karaların yüzölçümüne oranı bire bir ila dokuza bir olan bir alana eşit olması şartı ile, takımada devleti en uzak adaların en uç noktalarını ve takımadanın su üzerinde kalan kayalıklarını birleştiren takımada düz esas hatları çizilebilir. (UNCLOS m.47)

Bu esas hatların uzunluğu 100 deniz milini geçmeyecektir; bununla beraber, belirli bir takımadayı çevreleyin esas hatların toplam sayısının en çok %3 ‘ü, 125 deniz milini aşmamak şartı ile, 100 milden daha fazla bir uzunluğa sahip olabilir. (UNCLOS m.47)

Diğer deniz alanları bu hatlardan ölçülerdir.

Takımadalar Deniz Yolları Geçişi Nasıl Olur?

Bir takımada Devleti, takımada suları ve bitişik karasuları üzerinden veya üzerinden yabancı gemilerin ve uçakların sürekli ve hızlı geçişine uygun deniz yolları ve bunların üzerindeki hava yollarını belirleyebilir. Bütün gemiler ve uçaklar bu deniz gidiş geliş yolları ve hava seyrüsefer yolları boyunca takımada arasından geçiş hakkından yararlanırlar. “Takımada arasından geçiş ”den normal seyrüsefer usullerine göre ve işbu Sözleşmeye uygun olarak, herhangi bir engel olmaksızın, yalnızca açık denizin veya münhasır ekonomik bölgenin bir parçasından açık denizin veya münhasır ekonomik bölgenin diğer bir parçasına sürekli ve hızlı transit geçiş amacıyla seyrüsefer ve uçuş haklarının kullanılması  anlaşılır. Bu deniz gidiş-geliş yolları ve hava seyrüsefer yolları, giriş noktalarını çıkış noktalarına birleştiren, bir seri kesintisiz eksen çizgileri ile belirlenecektir. Geçişleri sırasında, gemiler ve uçaklar bu eksen çizgilerinden 25 deniz milinden fazla sapma yapamayacaklar ve kıyıya bir gidiş-geliş yolu kenarındaki adaların en yakın noktaları arasındaki mesafenin % 10’undan daha yakın bir mesafede seyredemeyeceklerdir.

Takımada Sularının (Archipelagic Waters) Yasal Statüsü Nedir?

Takımada suları, diğer devletlere tanınan takımada geçiş hakkı dışında, takımada devletinin tam egemenliği altındadır. Takımada geçiş hakkı, hava sahası üzerinden geçişi kapsar.

İç Suların (Internal Waters) Tanımı ve Kıyı Devleti ile Yabancı Gemilerin İç Sulardaki Hak ve Görevleri

UNCLOS’a göre, bir ülkenin iç suları, takımada devletleri dışında, bir ulusun karasularının esas hattının karaya bakan tarafındaki suları içerir. Nehirler ve kanallar gibi su yollarını ve bazen küçük koylardaki suyu içerir.

Kıyı devleti, bu sözleşmeye uygun olmadıkça, yabancı gemilerin karasularından zararsız geçişine engel olmayacaktır. Özellikle, bu sözleşmenin veya bu sözleşmeye uygun olarak kabul edilen herhangi bir yasa veya yönetmeliğin uygulanmasında, kıyı devleti:

(a) yabancı gemilere, zararsız geçiş hakkını reddetme veya zarar verme yönünde pratik etkiye sahip olan şartlar koymayacaktır. 

(b) herhangi bir devletin gemilerine veya herhangi bir devlete, o devletten veya herhangi bir devlet adına yük taşıyan gemilere karşı şekil veya fiilen ayrımcılık yapmayacaktır.

Kıyı Devleti, karasularında bildiği, seyrüsefere yönelik herhangi bir tehlikeyi uygun bir şekilde ilan edecektir.

Karasularından zararsız geçiş hakkını kullanan yabancı gemiler, denizde çatışmaların önlenmesine ilişkin bu tür tüm yasa ve yönetmeliklere ve genel kabul görmüş tüm uluslararası düzenlemelere uyacaktır.

Kıyı Devletleri, yetkilerini kullanırken, bu sözleşmenin ilgili hükümlerine uygun olarak kendi münhasır ekonomik bölgelerinde ve kıta sahanlıklarında deniz bilimsel araştırmalarını düzenleme, yetkilendirme ve yürütme hakkına sahiptir. Münhasır ekonomik bölgede ve kıta sahanlığında deniz bilimsel araştırmaları kıyı devletinin izni ile yapılır. 

Kıyı Devletleri, normal koşullarda, diğer devletler veya yetkili uluslararası kuruluşlar tarafından kendi münhasır ekonomik bölgelerinde veya kıta sahanlıklarında bu sözleşmeye uygun olarak münhasıran barışçıl amaçlarla ve tüm insanlığın yararına deniz ortamına ilişkin bilimsel bilgiyi artırmalı. Bu amaçla, kıyı devletleri, bu rızanın makul olmayan bir şekilde geciktirilmemesini veya reddedilmemesini sağlayan kurallar ve prosedürler oluşturacaktır.

Bitişik Bölge (Contiguous Zone) ve Bitişik Bölgenin Sınırları

Bitişik Bölge, karasularının dış kenarından taban hattından 24 mile kadar uzanan bir su kuşağıdır. Bu bant içinde, bir devlet kendi topraklarında veya karasularında gümrük, mali göçmenlik veya senato yasalarının ve yönetmeliklerinin cezalandırıcı ihlallerini önlemek amacıyla sınırlı kontrol uygulayabilir.

Karasularından Geçiş (Passage) Hakkı Nasıl Olur?

Geçiş, bir geminin başka bir devletin karasularından belirli kısıtlamalara tabi olarak geçmesine izin veren bir kavramdır. Geçiş, kıyı devletinin huzuruna, iyiliğine, düzenine veya güvenliğine halel getirmedikçe meşrudur. Bu geçiş, bu sözleşmeye ve uluslararası hukukun diğer kurallarına uygun olarak gerçekleşecektir.

Transit Geçiş (Transit Passage) Nedir?

Transit geçiş, bir gemiye yalnızca açık denizlerin veya Avrupa Ekonomik Topluluğu’nda belirtilen bir bölüm arasındaki bir boğazdan sürekli ve hızlı geçiş amacıyla seyir özgürlüğü sağlar. Kesintisiz ve süratli geçiş gerekliliği, boğaza kıyısı olan bir devlete giriş, çıkış veya o devlete giriş koşullarına bağlı olarak bu devletten dönüş amacıyla boğazdan geçişe engel değildir.

Transit Geçiş Rejimi Boğaz Devletinin Egemenliğini Etkiler Mi?

Uluslararası seyrüsefer için kullanılan boğazlardan geçiş rejimi, bu tür boğazları oluşturan suların hukuki statüsünü veya boğazlara komşu olan devletlerin bu sular ve bunların hava sahası, yatağı ve toprak altı üzerindeki egemenlik veya yargı yetkilerini başka açılardan etkilemeyecektir. Boğazlar rejimi, geçişle ilgili olmayan faaliyetler bakımından boğaz devletlerinin egemenliğine veya yargı yetkisine halel getirmez. Boğazlara kıyısı olan devletlerin egemenliği veya yargı yetkisi, bu bölüme ve diğer uluslararası hukuk kurallarına tabi olarak kullanılır.

1958 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı’ndan Sonra İmzaya Açılan Dört Sözleşme

1)Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi (1964)

2) Kıta Sahanlığı Sözleşmesi (1964)

3)Açık Deniz Sözleşmesi (1962)

4)Açık Denizlerdeki Canlı Kaynakların Korunmasına ve Avlanmasına İlişkin Sözleşme (1966)

Maltese Trigger Nedir?

Arvid Pardo (Malta temsilcisi) tarafından Birleşmiş Milletler konferansında yapılan bir konuşmadır. Konuşma, okyanusların derinliklerindeki zenginlikler ve onların mülkiyeti hakkındadır. Pardo, bu zenginliklerin insanlığın mirası olduğunu söylüyor. Konuşmanın ardından BM, okyanus tabanının barışçıl kullanımlarını incelemek için özel bir topluluk kuruyor. Komite hızla komisyon haline gelir ve Genel Kurul’a “Moratoryum Kararı” verir. Karar 1970’te onaylandı.


yazar:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir