Mirastan Feragat Sözleşmesi (T.M.K. m.528)

Mirastan Feragat Sözleşmesi

Mirastan feragat sözleşmesi Türk Medeni Kanunu’nun 528. maddesinde düzenlenmiştir. Feragat ile mirastan çıkarmanın temel mantığı saklı paylı mirasçıları mirastan uzaklaştırmaktır. Saklı paylı olmayan mirasçıları, saklı paylarına zarar getirmemek şartı ile herhangi bir şeye ihtiyaç olmaksızın mirasçılıktan uzaklaştırabilirsiniz. Sadece kardeşin hayatta olduğu bir senaryoda kişi bütün malvarlığını arkadaşına bırakabilir çünkü 2007 yılında yapılan değişiklik ile kardeş saklı pay sahipli mirasçılar arasında çıkarılmıştır. Mirastan feragat sözleşmesi ile müstakbel mirasçı miras bırakana karşı, ileride doğabilecek olan miras hakkından feragat ediyor. Daha mirasçı olamamış herhangi bir hakkı yok. İleride gelmesi beklenilen, geleceği düşünülen miras hakkından feragat ediliyor feragat sözleşmesinde.

Mirastan Feragat Sözleşmesi altsoya etkisi mirastan feragat sözleşmesi şekil şartı hükümden düştüğü durumlar

Genel Özellikleri

Saklı paylı mirasçıyı tek taraflı bir işlemi ile çıkarmak içine gereken sebepleri yok ise o zaman yapılması gereken mirasçı ile feragat sözleşmesi yapmaktır. Mirastan çıkarma ile mirastan feragat sözleşmesi arasındaki temel fark çıkarmanın tek taraflı bir işlem olması feragatin ise bir sözleşme olmasıdır.

-Mirastan feragat sözleşmesi maddi anlamda bir ölüme bağlı tasarruftur. Burada ölüme bağlı tasarrufta bulunan miras bırakandır. Mirasçı  aslında miras bırakanın terekesi üzerinde bir tasarrufta bulunmuyor, kendisine ait bir hak üzerinde de bir tasarrufta bulunmuyor. Henüz mirasçılık hakkını kazanamamış ama miras bırakan feragat beyanını kabul ederek kendi terekesi üzerinde tasarrufta bulunuyor. Mesela saklı paylı mirasçının terekenin yarısına sahip olduğunu varsayalım. Miras bırakan feragat beyanını kabul ettiğinde mirasçının saklı payını kendi tasarruf edebileceği miktara ekler. Böylelikle miras bırakanın tasarruf oranı artmış olur. Ölüme bağlı tasarrufta bulunan tarafta miras bırakan olmuş oluyor.

-Miras bırakanın, mirastan feragat sözleşmesi yapabilmesi için tam fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Yasal temsilci aracılığıyla yapılamaz. (Yasal ve iradi temsil söz konusu olmaz miras bırakan için.)

Mirastan feragat sözleşmesi noterden bizzat yapılmalıdır.

-Feragat eden genel ehliyet kurallarına bağlıdır. (Yasal temsilci veya iradi temsilci kullanabilir.)

Mirastan feragat sözleşmesi tam veya kısmi olarak yapılabilir. Eğer mirasın tamamında feragat edilmişse mirasçılık söz konusu olamaz. Bir kısmından feragat edilmiş ise sadece miras payı azalır mirasçılık sıfatı kaybolmaz. (T.M.K. m.528/2 Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder hükmü tam feragat için geçerlidir.) 

-Kısmi feragatte mirasçılık devam ettiği için tereke borçlarından da sorumlu olmaya devam eder mirasçı. (Külli halefler müteselsilen diğer mirasçılar ile birlikte kendi malvarlıklarıyla sorumluydular borçlardan.) Tam feragatte ise tereke borçlarından sorumlu olunamaz.

Mirastan feragat sözleşmesi sadece saklı paylı mirasçılar ile değil her türlü mirasçı ile yapılabilir.

Mirastan feragat sözleşmesi karşılıklı (ivazlı) veya karşılıksız (ivazsız) olarak yapılabilir. (T.M.K. m.528/1)

Temel mantığı miras bırakan, çocuklarından birine ticari işletmesini bırakmak istiyor varsayalım. Bir çocuğu eğitimini almış, diğer çocuk ise eğitimini almamış. Miras bırakan öldüğünde işletme iki çocuğa miras olarak kalacak. Bu durumda, miras bırakan oradan düşebilecek payı eğitimi almamış olana şimdiden vermeyi teklif edip öldüğünde şirketin direkt eğitimini alan çocuğa kalmasını sağlayabilir. Eğitimi almamış olan çocuğun hakkından feragat ettirip  oradan düşecek payı şimdiden eğitimi almamış çocuğuna vererek bunu yapabilir. Böylelikle miras bırakan öldüğünde işletme direkt eğitimi almış olan çocuğa miras olarak kalacaktır.

Mirastan feragat sözleşmesi, feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur mu?

Bu durum sözleşmenin ivazlı mı ivazsız mı yapıldığına göre değişmektedir. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur (T.M.K. m.528/3). Feragat ivazlıysa yani karşılık alınarak yapıldıysa( miras bırakan mirasçıya feragat etmesi için bir karşılık ödediyse), o feragat altsoyu da etkiler böylelikle altsoy da mirasçılık sıfatı kazanamaz. Bu durumun aksi sözleşmede öngörülebilir. İvazsız olarak yapıldıysa altsoya etkisi olamayacaktı, altsoy mirasçılık sıfatını kazanacaktı. İvazsız yapılanda aksinin sözleşmede öngörülemeyeceği yaygın görüştür.

T.M.K. m. 530: Mirasın açılması anında tereke, borçları karşılayamıyorsa ve borçlar mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden ve mirasçıları, alacaklılara karşı feragat için ölümünden önceki beş yıl içinde miras bırakandan almış oldukları karşılıktan, mirasın açılması anındaki zenginleşmeleri tutarında sorumludurlar.

-Miras bırakanın 2019 yılında ölmüş olsun, mirastan feragat sözleşmesi 2009 yılında yapılmış olsun. Bu durumda 5 yıllık süre geçmiş olduğundan feragat eden ve mirasçılarına gidilemez.

-Bu sorumluluk sınırlı bir sorumluluktur.

-Birinci koşul miras açıldığı zaman tereke borçları karşılayamayacak, ikinci koşul miras bırakanın alacaklılarının tamamen veya kısmen diğer mirasçılar tarafından tatmin edilememiş olması, mirasçıların borcu ödeyememiş olmasıdır. Sadece ödenmeyen miktar için ivazlı feragat edene (karşılık alarak feragat edene) başvurulabilir. Yalnız son 5 yıl içinde alınan karşılık için başvurulabilir ve sadece mirasın açılması anındaki zenginleşmeler tutarında sorumluk vardır.

Mirastan feragat sözleşmesinin hükümden düşmesi

T.M.K. m. 529: (1)Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmış olup bu kişinin herhangi bir sebeple mirasçı olamaması halinde, feragat hükümden düşer. (2) Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı olamaması halinde, feragat yine hükümden düşer.

Feragat belirli bir kişi veya kişiler lehine yapılmış olmalıdır. Feragat eden kişi veya kişiler gösterildiyse o zaman lehine feragat edilen kişiler mirasçı olamazlarsa (red, çıkarma, yoksunluk gibi sebeplerle) bozucu koşul gerçekleşir ve feragat sözleşmesi hükümden düşer. Örneğin miras bırakanın bir çocuğu ve anne ile babası hayatta olsun. Çocuk, annesi lehine miras hakkından feragat etmiş olsun (anne mirasçı olsun diye) eğer anne miras bırakandan önce ölürse feragat sözleşmesi hükümden düşer ve çocuk yine mirasçı olur.

Birden fazla kişi lehine feragat yapıldıysa hepsinin mirasçılık sıfatını kaybetmesi gerekir. Örneğin çocuk, annesi ve babası lehine feragat etmiş olsun. Annesi miras bırakandan önce ölürse baba hayatta olduğu için baba mirasçı olur onun lehine feragat ettiği için. Yani burada feragat hükümden düşmez. Tek kişi lehine yapıldıysa feragati,  lehine feragat edilen kişi mirasçı olamazsa sözleşme hükümden düşer ama birden fazla kişi lehine yapıldıysa feragat o zaman bunların hepsinin birden mirasçı olamamış olmaları gerekmektedir. İçlerinden bir tanesi bile hala hayattaysa feragat hükümden düşmez kalanlar mirasçı olur.

-T.M.K. m.529/1 hem ivazlı feragatte hem de ivazsız feragatte uygulanır.

-Feragat hükümden düşerse verilen ivazlar geri talep edilebilir çünkü sözleşme yapmak için sebep kalmıyor.

-İlgili maddenin ikinci fıkrası kimin lehine feragat edildiği belirtilmemiş olursa diye düzenlenmiştir (En yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılır. Ortak kökten anlaşılması gereken zümredir.)

Miras bırakanın (M) oğlu olsun (A) ve onun da çocuğu olsun (T). Kimin lehine olduğu belirtilmeden (T) ile (M) arasında bir feragat sözleşmesi yapılsın. Miras bırakanın ölümünde (A) ve miras bırakanın diğer çocukları (B), (C) ve (D) hayatta olsun. (T)’nin çocuklar (E) ile (F) de hayatta olsun. (T) burada kimin lehine feragat etmiş sayılacak? T.M.K m.529/2′ ye göre en yakın ortak kökün altsoyuna bakarsak (T)’nin en yakın ortak kökü (A). (T)’nin de kendi kökü var (E ve F) ama buradaki en yakın ortak kök (A) olacaktır. Demek ki burada kanun (A), (E) ve (F) lehine yapılmış sayıyor feragati. (A), (E) ve (F) miras bırakandan önce ölürse yani lehine yapılmış olan kişiler ölürse (T) feragat etmesine rağmen tekrar (B), (C) ve (D) ile mirasçı olacak ama kanunun bu ifadesinin yanlış olduğu öğretide kabul ediliyor. Böyle bir durumda özellikle ivazlı feragat varsa (T) hem ivazı alacak hem de yine mirasçı olabilmesi gibi bir durum söz konusu olacak üstüne bir de birçok sıkıntılar doğacak. Doğrusu şu, amaç o zümrede hiçbir mirasçı yoksa tekrar feragatin hükümden düşmesi. (Zümre farklı şey kök başı farklı bir şeydir.) (T)’ye en yakın ortak zümre başı miras bırakandır. (T)’nin içinde bulunduğu zümre (M)’nin zümresidir. Yani (T)’nin tekrar mirasçı olabilmesi, feragatin hükümden düşebilmesi için zümrede hiçbir mirasçı kalmamış olması gerekliliğini ararsak eğer hepsinin ölmüş olması gerekir. (C,D,A,B,E,F) hepsi ölecek geriye bir tek (T) kalacak ancak o zaman feragat hükümden düşer genel kabul edilen görüştür ama (C) hayatta ise yine feragat hükümden düşmez çünkü zümre içerisinde hayatta olan bir kişi var, onun lehine feragat yapılmış gibi kabul edilir.

Mirastan Feragat Sözleşmesi Şekil Şartı Yargıtay Kararı

Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, mirasbırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.
Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir.
Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır. Somut olayda, mirastan feragat sözleşmesi ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması geçerlilik koşulu olup resmi şekil koşuluna uyulmadan yapılan sözleşmenin hukuken geçerliliği bulunmadığından iptali de söz konusu değildir. Türk Medeni Kanununun 545. maddesinde belirtilen emredici kural nedeniyle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1857 E.,  2021/651 K.)


kategori

yazar:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir